DOLMABAHÇE SARAYI
Dolmabahçe Sarayı’nın bulunduğu bölge, antik çağlardan beri pek çok kez gemilerin sığındığı doğal liman görünümünde bir koy olarak bilinmektedir. Bu koy, 17. yüzyıldan itibaren doldurularak “Dolmabahçe” adıyla padişahların hasbahçesi konumuna getirilmiştir. 19. yüzyıla kadar bu hasbahçe içinde yaptırılan ahşap köşk ve kasırlar topluluğu “Beşiktaş Sahil Sarayı” adıyla anılmıştır. Sultan Abdülmecid döneminde (1839-1861), kullanışsız hâle gelen Beşiktaş Sahil Sarayı yıktırılarak yerine Dolmabahçe Sarayı yaptırılmıştır. Dolmabahçe Sarayı’nın inşa sürecini Ebniye-i Hümâyûn kalfalarından (saltanat yapıları kalfaları) Karabet Balyan, Ohannes Serveryan, Nikoğos Balyan ve James William Smith; bina eminliğini 1843-1850 yılları arasında Hacı Said Ağa, bu tarihten 1856’ya kadar ise Esseyyid Ali Şahin Bey yürütmüştür. Sarayda, 1856 yılından itibaren sırasıyla; Sultan Abdülmecid (1839-1861), Sultan Abdülaziz (1861-1876), Sultan V. Murad (1876), Sultan II. Abdülhamid (1876-1909), Sultan V. Mehmed Reşad (1909-1918) ve Sultan VI. Mehmed Vahideddin (1918-1922) olmak üzere 6 padişah ile son Halife Abdülmecid
(1922-1924) yaşamıştır. Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin ilanından sonra 1927-1938 yılları arasında aralıklarla 4 yıl sarayda kalmış, çalışmalarını buradan yürütmüş ve burada vefat etmiştir. 1938-1949 yılları arasında cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılan saray, 1984 yılında Osmanlı Dönemi’ndeki kullanımına uygun özgün tefrişiyle müze-saray olarak ziyarete açılmıştır.
Dolmabahçe Sarayı, kıyı boyunca denize paralel uzanan ana yapıya ek olarak; camhane, dökümhane, kuşluk, ahır gibi çeşitli işlevlere ayrılmış bölümlerden oluşmaktadır. Bu yapılar arasında, Veliahd Dairesi ile Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) Dönemi’nde eklenen Saat Kulesi ve Veliahd Dairesi’nin arka bahçesindeki Hareket Köşkleri de yer almaktadır. 14.595 m²lik alan üzerine kurulmuş ve içerisinde; 285 oda, 44 salon, 68 tuvalet ile 6 adet hamam bulunan Dolmabahçe Sarayı, monoblok bina olarak Türkiye’deki en büyük saray olma özelliğine sahiptir.
Saray, fonksiyon ve mimari biçimleniş açısından Osmanlı saray geleneği ve orta sofa ile köşe odalı Türk evi özelliklerini taşımaktadır. Sarayın yapımında; Barok, Rokoko, Neoklasik gibi batı kökenli mimari üsluplardan yararlanılmış, Osmanlı geleneksel sanat ve kültür ögeleri batılı bir anlayışla harmanlanarak yeni bir yorum getirilmiştir.
ALBA İNŞAAT olarak 2022-2025 yılları arasında yapının restorasyonunu tamamlamış bulunmaktayız.